22 Aralık 2013 Pazar

MARTI VE BİR PARÇA DÜŞ


 





“Kendimizi hiçbir zaman sınırlamamalıyız
  İstediğimizde her şeyin üstesinden gelebiliyoruz “
                                          Richard Bach- Martı

Dün gece bu sözü koydum önüme ve fonda müziğim çalarken oturdum düşündüm … Hikayem hikayemden bana geriye kalan ve beni ben yapanlar hikayemin değdiği hikayeler ve en nihayetinde ne zaman başlayıp ne zaman bitmesi gerektiği … Gece yatabildiğim de 2 falandı günlük ama hikayemin bittiğine yüzde yüz emindim … Çünkü zamanında yola çıktığım hikayem şimdi bana bir martıyı ve beraberinde düşümü getirmişti . Bunun için hikayemi başlatana teşekkür etmek gerekir miydi gerekirdi elbette ama bunu onun hiç haberi olmadan kendi kanatlarımla ve kendi düşüm ile uçmayı öğrenerek yapabilirdim zaten . Tabi öncelikle martı ile tanışma hikayem …

Yaşadığım şehir yaydığı enerji ve o enerjiye çarpılmış ben .Deyim yerinde ise elimde zaten bitmiş hikayem ile yeni hikayelere yol açacak işareti bekliyordum nasıl bulacağım konusunda ise sadece elimde olan kayıp kasetlerden emindim yola çıkmamı sağlayan yolumu da gösterir idi elbette …Sonrası aynen öyle oldu zaten kasetlerim Yaşar Kurt’un Martısı bana parçayı her dinlediğimde kesin okumalıyım dediğim hikayeyi Martı Jonathan’ı bıraktı avucuma al dedi bu senin yeni hikayen … Sıkıca sarıldım hikayeye ayakta düş görebilir mi bir insan bundan hala emin değilim ama biliyorum sanırım hem hayata karışıp hem düş görebilir bir insan …

Gerçi Martı biraz bozulacak olsa da işte yeni hikayem ötekisinin bitmesi gerekiyor muydu evet gerekiyordu her pazartesi  kaçta yatarsam yatayım sabah ezanında sadece tek bir sese uyandığımı kimsenin bilmesine gerek yok hem esas  sihir nedir biliyor musunuz kendiniz hayalinize eşlik eden fon müziği ve o müziğin çevresinde toplanan yol arkadaşlarınız … Unutmayalım lütfen olur mu herkes düş görür ama herkes iyi yol arkadaşına denk gelecek kadar şanslı değildir . Yani o martı benim şansım şimdi o halde perde ve müzik …



12 Aralık 2013 Perşembe

SULTAN SÜLEYMAN'I AĞLATAN ADAM

Sultan Süleyman 'ı ağlatan adamdır bence Mabel Matiz .Ne zaman dinlesem hep geçmişe döner aklım . Bazen olur ya canınız o kadar sıkkındır ki size iyi gelen tek şey şehrin ışıklarına bakmaktır …Yine öyle gecelerden biri idi bir mucize olmalı diyordum içimden bir mucize olmalı artık ve ben müziğin gücüne yeniden inanmalıyım . Çok iyi hatırlıyorum bunu içimden geçirip hadi canım demiştim her şey kirli iken temiz kalan bir müzik olacak öyle mi diyerek bu konuda saflığımla dalga bile geçmiştim . Sonunda saf yanım kötümser yanı mı yenmiş gayri ihtiyari radyoyu açmıştım … Derken bir ses tırnak kontrollerini hiç sevmediğinden bahsederek beni gülümsetti beni sonrada zaman şarkısı ile özüme döndürerek gri bir koridordan içeri soktu beni … Şehir desen zaten gri ve soğuk o zamanlar ben desen yüzümü gülümsetecek bir sese hasret kısaca müziğim tam geldi beni buldu … Mabel Matiz ve müziği ile böylece tanıştım işte bundan 2 sene evvel . Zaman şarkısından sonra önce öteki geldi daha çok sevdim ardından filler ve çimen ile ötekim ile barıştım ne çayı nede sigarayı severim üstelik en nihayetinde sevdiği sanatçılardan coverladığı parçalarla tanıştım ki ben buna müzikal devrimim diyorum …




 Derken çoğunluğun Mabel Matiz’i tanıdığı yaşım çocuk albümü ve zor değil şarkısı . İtiraf edeyim zor değile ısınamayanlardanım . Yaşım Çocuk albümünü benim için özel yapan Krallar ve Kanat Güner ismidir hatta . Albüm çıkma sürecinde krallar şarkısını ve şarkıda geçen “ Ahıra girmeyen bir koçtum ot buldukça uçtum” sözünü duyduğumda gülümsedim yine yaşım çocuk albümüne erkenden bu sefer sesli bir hoş geldin dedim içimden. Kanat Güner ismini duydukça sızlayan yanımı kontrol ettim çok şükür hazırdı sızlamaya .Krallardan sonra yaşı çocuk yıllar saçlarıma alaimisema ve ölü pantolon geldi sırası ile . Yıldız Tilbe’nin aşk yok olmaktır parçasını ve kendi bestesi sefil çıplak korkusuzu bambaşka bir yere koyuyorum ilk dinlediğimde nasıl çarpıldıysam artık onlara o his hiç geçmedi bende … 



 Yaşım çocuğu hatmederken benim şehir griden maviye dönünce sıra geldi konserlere . Söz vermiştim kendime şehrin griliği olmayacaktı sahnede izlerken onun renkliliğini bozmasına izin vermeyecektim şehrin . İlk konser bilmem kaçıncı kez çarpılma canlı iyi demişlerdi gidenler doyamazsın diyen de yoktu Sezen Aksu coverı pişman olduğun zamanı izlerken donar kalırsın şarkı bitene kadar diyende. Hepsini bizzat 3 konserde yaşama deneyimi bana düştü tabi … 




Bugünlerde ilk ödülünü aldı Mabel Matiz yani onun senesi idi bu sene . Şaşırmayanların başında gelenlerdenim geç bile kalındı hatta . Çünkü o hem aradan geçen zamana ve yıllara gittiğim konserlere inat kar yağmayan bir şehirde bahar gelse konserde bulsam kendimi hayali kurduruyor bana hem de Sezen Aksu’nun Sultan Süleymanını alarak bambaşka bir şeye çevirdi ve ister kabullenin ister reddedin yaz boyu hepimize ağıt yaktırmayı başardı . Denenmemişti evet çünkü buda Mabel Matiz farkı zaten . Daha nice ödüllere ve nice şarkılara Mabel Matiz müzik hep ışığın olsun .

MERHABA

2 senedir yazmamışım şaka gibi bence de evet :)))Neyse buralardayım artık 3 senenin özetini bol bol geçeriz geçmesine ama öncelik bu yazda ... Söylesenize hangimiz unutabiliriz bu yazı .ben unutamam çünkü kendi devrimim oldu bu yaz sonun da birileri renk devrimi yspmayı ve ağaçları düşündü çünkü . Aslında ağaçlar ilk emek sineması yıkılırken koca bir çınar devrildi aslında ama sesi çıkmadı yada öyle zannedildi çünkü o çınarın sesine Gezi parkı ağaçları eşlik etti sonunda dur dediler ... Kayıplar elbette olacaktı hangi direnişin kayıpsız olduğu görüldü . Ahmet, Ethem ,Ali İsmail Abdullah ve diğerleri hatta uyansın diye her gün dua ettiğimiz Berkin Elvan bunların hiç biri unutulmayacak hepsi içimizde apayrı bir insan yanımızın kanayan birer parçası ama benim gezimde umut vardı . Bazıları hala görmedi ama bir şeyi çok iyi gösterdi gezi biz bizim kuşak zannettiğiniz gibi koyun değil ... Her şeyi peşinen kabullenen sessiz insanlar hiç değil ... Böyle işte konuşuruz anlatırım uzun uzun da kaç sene geçti yahu sana bir ad bulmak lazım ... Aman onu da buluruz artık buradayım çok çene çalıp çok başını ağrıtacağım ama öncelikle güzelce bir temizlik tasarımını falan yenileyelim sonra devam ederiz ...:))