“Kendimizi hiçbir zaman sınırlamamalıyız
İstediğimizde her şeyin üstesinden gelebiliyoruz “
Richard Bach- Martı
Dün gece bu sözü koydum önüme ve fonda
müziğim çalarken oturdum düşündüm … Hikayem hikayemden bana geriye kalan ve
beni ben yapanlar hikayemin değdiği hikayeler ve en nihayetinde ne zaman
başlayıp ne zaman bitmesi gerektiği … Gece yatabildiğim de 2 falandı günlük ama
hikayemin bittiğine yüzde yüz emindim … Çünkü zamanında yola çıktığım hikayem
şimdi bana bir martıyı ve beraberinde düşümü getirmişti . Bunun için hikayemi
başlatana teşekkür etmek gerekir miydi gerekirdi elbette ama bunu onun hiç
haberi olmadan kendi kanatlarımla ve kendi düşüm ile uçmayı öğrenerek yapabilirdim
zaten . Tabi öncelikle martı ile tanışma hikayem …
Yaşadığım şehir yaydığı enerji ve o
enerjiye çarpılmış ben .Deyim yerinde ise elimde zaten bitmiş hikayem ile yeni
hikayelere yol açacak işareti bekliyordum nasıl bulacağım konusunda ise sadece
elimde olan kayıp kasetlerden emindim yola çıkmamı sağlayan yolumu da gösterir
idi elbette …Sonrası aynen öyle oldu zaten kasetlerim Yaşar Kurt’un Martısı
bana parçayı her dinlediğimde kesin okumalıyım dediğim hikayeyi Martı
Jonathan’ı bıraktı avucuma al dedi bu senin yeni hikayen … Sıkıca sarıldım
hikayeye ayakta düş görebilir mi bir insan bundan hala emin değilim ama
biliyorum sanırım hem hayata karışıp hem düş görebilir bir insan …
Gerçi Martı biraz bozulacak olsa da işte
yeni hikayem ötekisinin bitmesi gerekiyor muydu evet gerekiyordu her
pazartesi kaçta yatarsam yatayım sabah
ezanında sadece tek bir sese uyandığımı kimsenin bilmesine gerek yok hem
esas sihir nedir biliyor musunuz
kendiniz hayalinize eşlik eden fon müziği ve o müziğin çevresinde toplanan yol
arkadaşlarınız … Unutmayalım lütfen olur mu herkes düş görür ama herkes iyi yol
arkadaşına denk gelecek kadar şanslı değildir . Yani o martı benim şansım şimdi
o halde perde ve müzik …