25 Ağustos 2008 Pazartesi

AŞK'A DAİR SAYIKLAMALAR

"Her zamanki gibi önce hafif çapta bir tartışma ve arkasından bir tarafın özür dilemesiyle barışmanın ardından yapılan içsel muhasebeden bir kesit..."

Ben:Hey nerdesin hani bugünlerde yalnız bırakmayacaktın beni
İçSes:Geldim geldim hazır huzurlusunuz iki dakika dinlen iyim dedim
B:Kim biz mi huzurluyuz
İç:Evet elbette siz
B:Ses öyle san hıh
İç:Ya kardeşim siz daha demin tatlı tatlı mesajlaşmıyor muydunuz
B:O demindi canım
İç:Ya sabır anlaşıldı siz yine tartıştınız peki şimdi ne oldu
B:Ben hiç teşekkür etmiyormuşum ona halbuki teşekkür etmememin nedeni ona ne kadar teşekkür edersem edeyim hep bir teşekkürün eksik kalacağındandır.
İç:Aşıksın ya gözün bir şey görmüyor tabi ama bu mantıklı bir sebep peki bunu ona söyledin mi
B:Söyledim tabi
İç:O ne dedi
B:Bilmiyorum artık
İç:Senin dediğini sormuyoruz o ne dedi
B:E bilmiyorum artık dedi
İç:Sen ciddi misin
B:Yok canım hiç ciddi olur muyum stand up yapayım dedim
İç:Biliyordum şimdi söyle bakalım ne dedi sen öyle deyince
B:Ya sabır ya işim gücüm yok sana stand up mı yapacağım söylediğini dedim işte
İç:Ha sen ciddiydin
B:Yok canım olur mu öyle şey
İç:Ya bir karar versen diyorum ciddi misin değil misin
B:Bende seni camdan atsam diyorum ve son kez söylüyorum ciddiyim
İç:Tamam tamam sakin peki bilmiyorum artık deyince sen ne yaptın demeyeceğim kesin kavga ettiniz
B:Hayır canım kavga etmedik efendi gibi dilim döndüğümce teşekkür ettim oda zaten beni kırdığından dolayı özür diledi
İç:Çok şükür hallettiniz yani
B:Evet gönlümü almayı iyi biliyor
İç:Hayır canım ona öyle demezler
B:Ya ne derler
İç:Çok sevdiğinden kırmak istemiyor derler
B:Ne yani ben sevmiyor muyum
İç:Bilmem sen düşün artık
B:Nasıl yani
İç:Canım benim toplantım var arkadaşlara söz vermiştim hadi ben kaçtım
B:Hey nereye
İç:Mümkünse senden uzak bir yere
B:Peki niye ben sevmiyor muyum deyince sen düşün dedin
İç:Bilmem
B:Bu soruya cevap vermeden gidemezsin
İç:Tamam tamam şaka yapayım dedim hadi gül bakiyim aranızda düzelmiş bak ben kaçtım
B:Tamam hadi güle güle

İçses gider ben kendimle kalırım.Her gün aşka dair yeni bir şeyler öğreniyorum dün gecede aşkın bazen teşekkür etmek olduğunu öğrendim.Yine dünyanın en mutlu insanıyım.Nasıl omluyum ki adama Ankara dışına gidebiliriz diyorum gitmeyecek sin gitsen de ben gelirim diyor böyle bir insan nasıl sevilmez ki.

22 Ağustos 2008 Cuma

10 YILIN ARDINDAN

"Rahmetli Annaneme"

10 YIL ÖNCE 22 Ağustos

Bugünün anlamı büyüktür bende bundan 10 sene evveli halamlardayım ilkokulu yeni bitirmiş bir çocuğum o zamanlar Annanemle akraba düğünü için çıkıyorum yola.Terminalin karşısında duruyor otobüs geçitten geçiyoruz giriyoruz terminalin içine oturacak yerlere doğru ilerliyoruz tam o sırada bir otobüs giriyor gara ve o otobüs pek çok şeyin belki de hayatım boyunca hep kendimi suçlayacağım bir kazayı beraberinde getiriyor.Suçluyum annanem beni son anda itip kendisi tekerin altında kalıyor hani kıl payı kurtulmak derler ya...Dün geceyi bugüne bağlayan saatlerden biri gece 3.5 falan telefon çalıyor bir şeyler olduğu belli yiğenim le göz göze geliyoruz soruyorum yok bir şey diyor.O yok bir şeyin koca bir yalan olduğunu nacak eve dönerken apartmandan çıkan insanları görünce anlıyorum.Sonra annanemin öldüğünü anlıyorum kardeşim küçük ben ilkokulu bitirmişim.

Bugün:

Çok zaman geçti tüm bunların üstünde bugün annemle konuşuyordum da tam 10 sene oldu dedi 5 yada 6 diye biliyordum meğer ne çabuk geçermiş seneler.Annem sabahtan mezarlığa gitmiş ben ve kardeşim uzun zamandır gitmiyoruz mezarlığa hepimizin büyük adamlar olmamızı isterdi her sene okul setlerimiz hazırdı okullar açıldığında.Kim bilir belki de ondandır öldükten sonra hiç bir zaman eskisi gibi olmadı okulların ilk günü.Büyüdük ama adam olabildik mi hala bilemiyorum.




Çok zaman ve çok sular geçti olayların ardından ama hala hatırıma gelir ve aynı soruyu sorarım kendime neden annane neden beni son anda kenara çekip kendini tehlikeye atıp ölümüne sebep oldun annemin emanetiydim dimi hangimizin canı emanet değil ki...

18 Ağustos 2008 Pazartesi

SAYIKLAMALAR

Çarşamba akşamı Ortaköy:
Bugün son günüm burada Barışarock ta dahil olmak üzere her şey i geride bıraktık.Ne barışarock tı ama bir tek mor ve ötesine gittik çadır falan da yalan oldu yinede güzel geceydi kanatlarım yoktu ama uçabiliyordum.Sevdiğim insandan mesaj geliyor dört gündür aramayan adam şimdi durduk yere hayır olsun inşallah .Öylede oluyor zaten 2.5 ay sonra geliyormuş canım benim onu haber veriyor.Bir elimde içkim var ulan diyorum kendi kendime yine fazla içtim galiba.Yada okuduğum mesaj doğru ikimizde bizde geçirdiğimiz yılbaşı akşamını unutamıyormuşuz ha yok canım rüyadayım.Çok içmediğim halde kahve içiyorum kendime gelebilmek için rüya hala devam ediyor.İlk defa otobüs kalkana kadar binmiyorum otobüse artık bir sevgilim var çünkü yada ben öyle zannediyorum her neyse işte mutluyum ya ötesinin hiç bir önemi yok.O gece sabaha kadar uyumuyorum Yaşar Kurt söylüyor ben içimden eşlik ediyorum.

"Kamyonlar kavun taşır
Ben hep seni düşünürdüm".


Dün :
Mor ve ötesi konseri öncesi yaptığımız konuşma geliyor aklıma:” Çalarlar sa Rüya parçasını mutlaka dinle.”Olur dinlerim

Demesine dedim de nasıl bir parçaydı ki bu .Kafama takıldı işte bir dinliyim dedim hayatım boyunca dinlediğim en güzel Mor Ve Ötesi parçasıydı.Bir kez daha hep dile getirdiğim düşüncemin kanıtını bulmuştum işte.Evet Mor Ve Ötesinin kariyer yaptığı adını duyurduğu Dünya Yalan Söylüyor albümünden önceki zamanları çok daha iyiydi elimde kanıtta vardı bu sefer.Şehir albümlerinin tamamı yabancı müzik dinlemeyi sevmeyen bana bile bir resital gibi geldi o albüm.artık bende yabancı müzik dinliyorum.Gördüğüm rüya kaldığı yerden hergün beni değiştirerek devam ediyor.


Akşam:

"-Annem kasımda seminere gidiyor bu sefer kazanmaya niyetli Ankara dışına gidebiliriz ve ben seni bekler misin diyemeyecek kadar çok seviyorum.Onun için artık beni düşünme"

-Nereye git cek siniz

"Bilmiyorum Bolu yada Kırıkkale"
-Bolu olursa Ağabeyimler var sürekli gelirim Kırıkkale olursa da gelirim


Hayatın gerçeklerinden bir kesit rüya hala devam ediyor kaldığı yerden ve ben her şey den çok seviyorum onu o hak ediyor çünkü.Eğer gidersek hayatımda ilk defa bu şehirden ayrılırken üzüleceğim...

17 Ağustos 2008 Pazar

BUGÜN 17 AĞUSTOS



Tam 9 yıl önce bugün bir deprem oldu ülkemizde pek çok hayat yarım kaldı pek çok insanımızı kaybettik.O depremde hiç bir yakınımı kaybetmedim ama ölümün zamansızlığını ve acısının bir ömür boyu unutulmuycağını çok iyi bilirim .İnsanların çöken binaların altından sesimi duyan varmı diye bağırışları hala kulaklarımdadır zaten.

17 Ağustos depreminden çoğu insana göre hasarsız çıkan ölen insanlara insan oldukları için duyduğu saygıdan ötürü üzülen birinin satırlarıydı bunlar.Dedim ya hiç bir şey yaşamadım o depremde ben hiç bir hikayenin içindeki insan ben değildim.17Ağustos'un yıl dönümünde bir kez daha hepimizin başı sağolsun.

15 Ağustos 2008 Cuma

DERTLİ GİTARSIZ GEÇEN 7 YILIN ARDINDAN





"Gitar Virtüözü Yavuz Çetin'in anısına"



Sene 2001
İlk kez ismini duydum bugün haberlerde Boğaz köprüsünden atlayıp intihar ettiğini söylüyorlardı o zamanlar küçüktüm anlamıyordum neden bu yolu seçtiğini.Anlamasamda etkilenmiştim bu isimden ve o zamandan hafızama kazıdım ismini ilerde araştırabilmek ve bir an olsun anlaya bilmek için

Sene 2008

Büyüdüm Yavuz abi büyüdüm ve anladım.Sana göre dünya oyuncaktı ve sende müzisyeni oynuyordum bu hayatta ve oyun sona ermişti.Üstelik şarkında da demiyor muydun Yaşamak istemem artık aranızda diye.Arkandan hala o bir akıl hastasıydı diyor birileri ben susuyorum.Bu zihniyet değil miydi senin çığlıklarını duymayan ve ölümü seçtiren .Şimdi gittiğin yerde rahatsındır orda atıyorsundur en güzel sololarını.hiç bir şeye üzülmem de buna üzülürüm işte.Zamanında yetişip de bluesi sevdirdiğin insanların hiç birisi senin kadar iyi solo atan birini daha dinleyemedi.Oysa seni tanıma şansına erişenlerin bir tek buna ihtiyacı vardı.Teselliyi bizlere bıraktığın iki albümde buldular.

Bugün eğer İstanbul’da olsaydım mezarına gelir mezar taşında yazan şarkının sözlerine bakar ve ayakta alkışlardım seni.Müziğini icra etmek içim gittiğin yere kadar alkışlarım gelir mi hiç gelemeyeceğini bile bile yinede alkışlardım.İntiharı seçen birinin ardından bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama gözün arkada kalmasın Yavuz abi.Seni anlayanlar ve yakından tanıyanlar tanımak isteyenlere herkese mezar taşında yazan dört cümleyle anlatıyor seni.Ruhun şad olsun.

6 Ağustos 2008 Çarşamba

ARA

Evet efendim geldik malum tatil zamanına.Tatilde ne tatil olacak ama neyse gidiyorum ya buna da şükür.Her şey benim müdahaleme gerek kalmadan ayarlandı efendim Cuma sabahı yolculuk Cumartesi ve Pazar ise Allah'ın izniyle Barışarock.Sonrası ise sanırım bir beşgün daha kalırız ve tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanıymış misali geri dönerim buralara.Ne gariptir ki bir yanım git diyor bir yanımsa gitme kal.Ah Yaşar Kurt ah yada ah benim şansım ah düşündükçe deliriyorum ben aylar önce her şey i ayarladım neden Yaşar Kurt her sene katıldığı gibi kesin bu senede katılır Barışarock'a ve canlı izlerim diye.Peki ne oldu bu sene Yaşar Kurt yok canlı izleyenler diyor ki git çıktığı barda izle daha iyi.

Şimdi manzarayı gözümün önüne getiriyorum bir yanımda Barışarock tan sonra müzik dinlemek istiyeceğin den şüphe ettiğim babam öteki yanda babama nazaran daha umutlu vaka ama henüz 15 inde kardeşim ve ben bara gidiyorum.Hayatımda görmeyi düşündüğüm en son manzara.Yaşar Kurt sevgimiz ayrı tabi ama başka bir gidişte artık.Onun dışında bir sorun yok şükür kavga gürültü tercihi bile yaptık.Ama ne tercih Başkent üniversitesinin burslu bir bölümünü yazdım.Şükür ki radyo televizyon bölümü:)Bakalım oda tutarsa iki kişi alınıyor çünkü bendede bu şans varken düşünemiyorum bile.


İşte böyle değerli okurlar çenem düştü yine şimdilik gidiyorum dönüşte ne olur bilmiyorum.Hepiniz kendinize iyi bakın.

Ps:Bu arada delirebilirimde tabi üç gün önce konuştuğumda acilde uğraşıyorum diyen x bey 3 gündür aramadı.Ben ariyim diyorum elim geri gidiyor askerdeki insan sonuçta malum tele oda çıkmayacak ne denir ki :s imdat yardımmm

3 Ağustos 2008 Pazar

HAFTANIN SONU

Akp nin kapanma davasıydı hastane koşuşturmacasıydı derken geldik haftanın sonuna.Öss sonuçları açıklandığından beri bilgisayara yapışmış durumdayım özelliklede şu son günlerde hedef belli ne yapsamda bi yerleri yazabilsem.Bunun için çırpınansa sadece kendim.Elbette çırpınıcam buna diyeceğim bir şey yok ama insan yinede böyle durumlarda ailesini yanında görmek istiyor.Yarın son gün işte tercihler için sonuç elde var sıfır artık önümüzdeki kpss ye bakcaz.Anlatamıyorum kpss de iyi puan alsam bile torpilsiz hiç bir şeyin olmuycağını anneme.Hep diyorum aslında işe giricek olsam üç senedir boşta gezmezdim diye ama nafile sınavdan sonra anlıycak inşallah.

Onun dışında bir sorun yok şükür.Son hız bu hafta olduğu kesinde gününün bile belli olmadığı İstanbul yolculuğuna hazırlıyorum kendimi.Birde kardeşimi anlamaya çalışıyorum benle beraber gelcek olan kendisi biletleri alcak babam.Bana kalsa on kez arayıp çatır çatır biletleri sorcam ama bulaşmak istemiyorum ama kardeşim günde en az bir kez telefonla konuşan insan her seferinde söyle şu biletlerin adı konsun dememe rağmen niye sesini çıkarmaz.Yada benmi öss nin gerginliğinden çatıcak yer arıyorum bilmiyorum.Oysa sakin mizaçlı biriyimdir ama söz konusu seyahet olunca ve hafta içinde yola çıkılcağı kesinse sakin olamıyorum işte.Hoş bazende kızıyorum kendime gidişimi öğrenince ne olucaksa.Herşeyim hazır zaten Annem ısrarla valiz al bak ik hafta kalcaksınız diyor ben her zamanki gibi sırt çantasında inat ediyorum.Sonuçta kim mi kazancak tabiki ben.Beni bıraksanız iki bilemedin üç pantalon ki bana göre 3 bile fazla ama annem işte kesin koydurur 3 pantolon 4 bilemediniz 5 tişörtle fıstık gibi iki haftayı geçiricek insanım eh bunun içinde valize gerek yok.Hatta gülüyorum valizle yola çıkıcak kardeşime ama ona lazım tabi kızımızın süsü bitmezki ben ne kadar pantolon tişört özgür vaziyette çıkarsam oda o kadar süslü çıkmak zorunda çünkü yoksa bişeyler eksik olur:)Bazen düşünüyorumda ben dünyaya erkek olarak gelseymişim en rahatı olurmuş herhalde.Hem o zaman annem bu kadar karışamazdıda özellikle öss sonuçları sonrası tercih aşamasındayken anne ben gidiyorum hoşcakal deyipte gitmeyi çok isterdim.Dedim de zaten bugün Eskişehirde bilgisayar operetörlüğü tutuyor bak bilgisayardan anlıyorum gidiyorum diyorum sorduğu ilk soru kaç yıllık puanımı sanki bilmiyorda.İki yıllık diyorum cevap hazır eh sen zaten iki yıllık menzunusun.Unuttuğu bir şey var bu noktada annemin kızı açık öğretim menzunu ve bu yaşına gelmesine rağmen hala hayali normal bir ünide okumak.
İşte böyle düşünsenize erkek olduğumu hiç annemi dinlermiydim acaba.Tamam kabul ediyorum bu sadece bir düşünce ve sıcaklardan beynim durmuş vaziyette giderek düşünme yetimi kaybediyorum.Aslında ben baştan dedim ya dedim raporla o kadar uğraşmayalım gidelim Gölbaşına alalım deli raporunu rapormudur rapordur hem o kadar koşturmayız ama dinleyen kim yarına yine hastanedeyiz.Kabusunu ikinci bölümü başlıyor yani.Allahtan bir gün sürücek bu koşturmaca sonrası muhtemel İstanbul olayına el koyup şu bilet işini halletmek.Birde ayak bastı parası var tabi:)Onuda hallederiz yine tipik ben geri dönüyor işte güçsüz olmayı çok isteyen ama hep güçlü olan ben.Açılın leyn geliyorum.

İçSes:Bi dakka sen bu hızla İstanbula kadar uçarsın dimi bilete gerek yok uğraştırma milleti hadi canım ancak uçarsın
Ben:Uçarım tabi ama üstüne
İçses:Tamam tama sakin sakin bi kça gün daha çekicez artık sakin ol sen relaks

1 Ağustos 2008 Cuma

BİR HASTANIN ÇİLESİ PART 1

Efendim malumunuz yazmıcam dedim ama duramıyorum ki işte.Birde arkadaşlarımızdan gelen tehditler söz konusu olunca(Aramızda kalsın haftaya İst'e gidiyorum zannımca tam iki hafta olmayacağım da çaktırmayın)yazmaya karar verdim.Memleketin gündemini bir kenara bırakıyorum önemli olan benim gündemim deyip anlatmaya başlıyorum.Efendim Pazartesi'den beri hastanelerde koşturuyorum.yok yok merak etmeyin bir hastalık yok çok şükür.Bilenler bilir belki tamamen annemin marifeti olaraktan çocukluğumdan beri olan sağlık sorunlarım ki bunların başlıca sını göz oluşturuyor özürlü raporu alalım dedi annem nedir efendim daha kolay iş bulacakmışım.Eyvallah dedim iş bulacağım ya özürlü olmadığımı raporun işe girmem kolay olsun diye alınacağını biliyorum ya ne diye hayır diyim neyse efenim 3 sene evvel aldık raporumuzu vatana millete hayırlı olsun diyerekten.

Biz rapor aldık ya devletimiz sağolsun yasa değiştirmiş buna göre benim aldığım rapor sadece özel işlerde geçerli olan bir rapormuş.Artık nasıl bir yasaysa çıkan siz düşünün.Neyse biz bunun ayır dına bu sene Kpss'ye başvururken varabildik ve cin annem devreye girdi.Pazartesi günü düştük yollara ilk gün bir şey yapamadık tabi ikinci gün apayrı bir komediydi zaten.Göz muayenesindeyiz doktor muayene etti çıktı bize dışarı da bekleyin dedi biz bekliyoruz saf saf doktor bir geldi peşinde üç doktor haydin yine içeri.Sonunda durumu canım annişkom izah etti de doktorlar bir şey anladı kurtulduk.Eh amaç perşembeye raporu yetiştirmek tabi ama nerde biz koşturduk doktorlar bir şeyler çıkardı.Sonuç itibariyle rapor kaldı haftaya perşembe gününe .Neden doktorlar sağolsun kapıyı evde yalnızken ve son ses müzik dinlerken dahası kapıdan yüz metre uzaktayken duyan bir insana işitme testi yapacaklar.Dahası bide başımıza büyük ihtimal enfeksiyon çıkardılar artık sadece gülüyorum bakalım daha neler görüceğiz diye.Tüm bu koşuşturmacalar pazartesiye sarkınca annemle aynı şeyi söyledik Allahtan özrüm hayatımı ve koşturmamı etkileyen bir özür değil düşünüyorum da ya Allah korusun tekerlekli sandalyede falan yaşıyor olsaydım.

Velhasıl kelam rapor maceramızı bir haftadır koşturmamıza rağmen bitiremedik çünkü bu rapor denen olay Perşembe'den Perşembe'ye çıkıyor.Şimdi düşünüyorum bu ülkede özürlü bir vatandaş olmak gerçektende çok zor devletimiz sağolsun.

Ps:Şimdi düşünüyorum da iyi ki yazmaya döndüm eh sevgi durumları çok etkiliyor ah bizimki bir gelsin dünyanın en tatlı çifti olu caz.Birde sanırım iki hafta yazamaya cam malum Barışarock ve İstanbul günlerim.Ya ben bunu niye düşünemedim ki.Efekt:Bir zamanlar zevkle izlediğim çizgi film karakteri olan değerli gülmesi kih kih kih.Hatırlamayanlar için kendisi aşağı dadır