28 Ekim 2008 Salı

AÇILIŞ KONUŞMASI

Çok değerli ve möhim okurlar;

Mademki bloga erişilmesini önce biz sonrada ciddi ciddi mahkeme engelledi bir açılış konuşması yapıp blogu yeniden erişime açmak lazım değil mi şu saat den sonra 7/24 erişebilirsiniz siteye bir daha mizah yapmak mı tövbeler tövbesi tamam koskoca blogger benim yüzümden erişime engellenmedi digitürk şikayet etmiş diyor herkes ama ben yinede kararlıyım bir daha mizah yapmak yok.Demek ki neymiş başbakanımızın Leman dergisine açtığı onlarca davadan birini kazanması son derece normalmiş bu ülkede düşünce özgürlüğü ve istediğini yayınlama özgürlüğü yokmuş.Her şeye sansür zihniyeti olan insanlardan bunları öğreniyoruz işte demek ki neymiş yasaklayıcı zihniyetlerden biri öğreneceğimiz varmış ve bu öğrenilecek şeyler hiç bitmezmiş.



Bir blog yazarının 90 derece dönüşünü izlediniz yakında burada 180 derece dönüşünede şahit olabilirsiniz lütfen gözlerinizi ovuştur mayınız blog yazarı işsizlikten taktik değiştirmeye karar verdi artık her şeye olumlu bakacak.Canımdan çok sevdiğim insanla kabus gibi iki gece yaşadık çünkü.Söyler misiniz bir insan doğum gününüzü bildiği halde zamanında kutlayamamış ve özür mahiyetinde sizin için şiir yazdığını söylemişse bunda sizin suçunuz ne olabilir hiç değil mi adamın niyetini anlayıp ona yardım etmeye çalışmaktan başka hiç bir şey yapamazsınız.Buyurun bide bunu karşı tarafa anlatın gece dört döndüm tartıştık diye nitekim uyuyabildiğimde ikiydi zaten beyimizden ses yok saat 10 dan beri neyse bekle bekle zaman geçer mi geçmez sonunda beyimiz sabah lütfetmiş gece uyumuş uyanınca anlatırmışım meramımı anlattık tabi bilenler bilir Ogün Şanlısoy un kaybettik severken şarkısı vardır sabah tutmuş onu dinleyince aklıma sen geliyorsun üzülüyorum diyor.İçimden hey Allah'ım günahım neydi diyorum artık sakin olmaya çalışarak millet oturur şiir yazar bizimki ayrılık şarkıları dinler ve üzülür.Onu ne kadar sevdiğimi hala anlayamadı da inatla ve sabırla anlatıyorum.Bunun sonu nereye varır bilmiyorum bildiğim tek şey benim onu kaybetmek gibi bir niyetim yok tüm beni delirtmelerine rağmen .


Bundan sonra pembe gözlüklerle bakacağım dünyaya zaten ne kadar kaldı gelmesine hiç canım koca iki ay.Sabır sabır ya sabır mod undayım şu sıralar.İşte bir açılış konuşmasını da bitirdik böylece sözün kısası durmak yok efenim tam gaz yola devam.

22 Ekim 2008 Çarşamba

WANTED





Sonunda buda oldu gördüğünüz üzere aranıyoruz efenim blog olarak.Peki suçumuz nedir şöyle anlatalım efendim aldığımız duyumlara göre sevgili boş bakanımız leman dergisine açtığı davalardan birini kazanmış.Eh bende sıkı bir leman dergisi okuyucusuyum hatta ve hatta evimde arama yapılırsa dava edilen derginin kapağı ve daha bir sürü materyal bulunabilir.Bunu tabisevgili boşbakan öğrendi ve talimat verdi alın şunu içeri bizde her yerde aranıyoruz hatta ve hatta mizahtan anlamayan bir boşbakanın olduğu ülkede daha fazla mizah yapmıyoruz ve kendi kararımızla siteyi kapatıyoruz.Ne zamanki bu saçma davalar son bulur belki o zaman sitenin erişimini açarım şimdilik eyvallah...!!!



19 Ekim 2008 Pazar

BU BİR ARADIR

"Çok yorgunum, beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın... "

Ne kadar oldu bu sözleri hatırlamayalı inanın bilmiyorum bugün pek bişeyde bildiğim yok zaten beni güçlü bilirdiniz değil mi yalan güçsüzüm tekiyim işte .Hepimizin böyle zamanları vardır ve zamanla geçer dimi geçicek biliyorum ama şimdilik elveda yazdığım sokaklar bir gün döneceğim elbet o yüzden herşeyi aynı bırakıyorum.Yazdığım sokaklar kelimelerim ve çocuk ruhum şimdilik eyvallah...!!!

17 Ekim 2008 Cuma

HAYATIMIN FD HALİ

"Aşk bumu
Aşk acımı acıtır mı incitir mi
Aşk bunu bana yapmaya mecbur mu"

Bir adam var bizim kuşak Özdemir Asaf'ın Lavinya şiirinin müthiş yorumuyla tanıdı onu biraz daha gençler ise Fd dediler ona.O adamı ilk dinlediğimde küçüktüm ortaokuldaydım sözcüklerinde benim hikayemi anlatıyordu sanki gün geldi konserinde buldum kendimi albümlerindeki tadından çok farklıydı konseri normaldir dedim canlı performansı elbette albümden farklı olacak daha çok keyif alacaksın.Aldığım keyif değildi oysaki hayal kırıklığıydı .Bir süre hiç dinlemedim ta ki aşkı keşfedene kadar aşkı keşfedişim onu yeniden keşfedişim oldu o aşkın Fd haliydi çünkü.

Bir insanı bir günden ertesi güne nasıl değişir ve bu adam nasıl olurda benim dile getiremediğim cümlelerden oturur şarkı yapar bunu hiç bir zaman anlamadım.Anlasam şimdiye kadar ya filozof olurdum yada kelimelerle son derece iyi oynayabilen bir şair .Oysaki hiç biri değilim eskiden şairdim ama ya büyüyünce masallara inanmak ve bir şeyler karalamak daha zor olduğundan olsa gerek yada aşkın ve müziğin Fd halini keşfettiğimden beri kendime şair demekten utanıyorum ki yazamıyorum.Evet itiraf ediyorum kendime hala yazarım diyemiyorsam sebebi senelerdir bildiğim en güzel masalları anlatan Feridun Düzağaç tır.Bugünler de daha sık dinliyorum onu şarkısında da dediği verilecek olan sözlere yeniden masallara inanmaya ihtiyacım var çünkü.O söylüyor bütün gün ben dinliyorum sonunda babamı arıyorum halini hatırını sormak için çocukluğum un bir yanı şarkılardaysa diğer yanı da babam çünkü.Bir gün yoldayken Feridun Düzağaç’ın Buralardan gitme şarkısını dinlerken büyüdüm ben ruhumu hep çocuk bırakarak yanımda babam vardı o gün o yüzden kendisi hiç bilmese de o şarkıyı her dinledikten sonra babamı ararım.Benim çocukluğuma yetişemedi bari büyüklüğüme yetişsin diye.


Bir adam düşünün bir yanım hep çocuk kaldı hala onun şarkılarındaki gibi sanıyor hayatı o çocuğu hiç büyütmeyeceğim hep böyle kalacak var olduğu sürece hep masallarda ve şarkılarda arayacak aşkı evet belki bulamayacak ve acı çekecek o zaman yine hayatın fd hali girecek devreye bir şarkıyla kendine gelecek ve hep var olacak çocukluğum...

15 Ekim 2008 Çarşamba

SADECE SEVGİ

"Sadece Kahramanım ‘a"
Sabah gözünü açtı ve saatinin alarmını kapattı genç kız yeni bir gün daha başlıyordu işte her zamanki gibi ev halkını uyandırdı ve görevini yapmış olmanın verdiği sevinçle odasına çekildi ev halkı evden çıktıktan sonra başlıyordu onun hayatı.Senelerdir böyleydi işte ev halkı gidiyor o yalnız kalmanın tadını çıkarıyordu evinde bazen film izliyor bazen de müzik açıp bir şeyler karalıyordu.Geceleri zaten sevmezdi genç kız küçüklüğünden beri nefret ederdi geceden ve ışıklardan.Geceleri yanan ışıklar evlerine dönmüş insanların hayatlarını paylaşıyor olmalarının göstergesiydi çünkü oysa onun ne dönecek evi vardı nede hayatını paylaşabileceği birileri.Kendine ait bir hayatı yoktu ki başkalarıyla paylaşsın "Bu şehir beni sevmez ki başka biri sevsin derdi benim hayatım bu şehirden gittikten sonra başlayacak".Oysaki yanılıyordu yaşadığı şehir her gün bu zamana kadar hiç duymadığı hikayeler anlatıyordu ona o hiç birini duymuyordu...

Derken hayatı boyunca tanıdığı en mükemmel ve farklı insan girdi hayatına birden hikayeleri duymaya görmediği güzellikleri görmeye başlamıştı."Bu şehir hep böyle miydi yoksa değişti mi "diye düşünmeye başladı.Şehir aynı şehirdi ama o değişiyordu gün geldi aşık oldu hem yaşadığı şehre hem şehrin bilmediği yüzünü görmesini sağlayan insana .Artık onunda paylaşabileceği bir hayatı vardı.Sadece birazcık zamana ihtiyacı vardı hayatını paylaşacak insanın yanında olabilmesi için.Sonrası mutluluktu zaten farklısını asla düşünmüyordu.Hani küçükken dinlediğimiz masallar olur ya prens gelir prensesi yaşadığı hayattan kurtarır ve prenses yapar buda öyleydi işte.Bunca zamandır kördü demek gözünü açtığındaysa masal gibi bir sevginin ortasında buldu kendini onunda bir kahramanı vardı.Mutlu sonlar sadece masallarda olurdu bunu oda biliyordu ama anlatamıyordu işte karşısındaki insan inatla sevgi her şeyi değiştirebilir diyordu sonunda oda inandı bir sevginin her şeyi değiştirebileceğine şimdi sabırla sevgi dolu bir dünya kurmaya çalışıyor genç kız kahramanı geldiğinde beni sevginin yeteceğine inandıran sendin buda sevgi dolu dünyamız diyebilmek için.

Kahramanıysa tüm bunlardan habersiz ne yaptım ki diyor.Kız geçiştiriyor bir kaç basit sebeple kahramanı sadece bu mu diyor kız evet diyor yetmez mi.Kahramanına aslında ne yaptığını söyleyemiyor bile biliyor çünkü onun kendisini görmesi gerek.Kız her akşam ait olduğu şehrin ağzından hikayeler dinliyor artık anlatılan hikayeler bitiyor o yazıyor kendi hikayesini kalemi döndüğünce ve tüm hikayeler mutlu sonla bitiyor artık.Odanın ışığıysa hep yanık kalıyor geceleri yok canım hayatı paylaşmıyor henüz sadece öğreniyor ve biriktiriyor.Bir gün anlatılan hikayeler bitecek ve esas hikayesini yazacak hikayenin adı sadece sevgi olacak ve işte o zaman paylaşacak hayatını hak eden ve ona yazdığı en güzel hikayeyi yazdıran insanla.Bir gün yaşadığı şehir hikaye anlatmaktan yorulacak o anlatacak hikayesini tüm şehir dinleyecek ve hikayenin adı sadece sevgi olacak

13 Ekim 2008 Pazartesi

21 GRAM

"Kaç hayat yaşarız
Kaç kez ölürüz
Ölüm anında hepimizin...
21 gram kaybettiğimizi söylerler.
21 grama kaç yaşam sığar?
Ne kadarı kaybolur?
21 gram ne zaman kaybolur?
Ne kadarı onunla gider?"

Bu yukarda ki diyaloglar bir filmden alıntı izleyenler bilir belki 21 gram filmini.Bir kaza sonucu maffolan üç hayatı anlatır filmde ve yukarda ki diyaloglarla sona ere film.Sizlereyse koltuğunuza çakılıp düşünmek kalır.En son bu duyguyu Jim Carrey'nin Sil baştan filmine gittiğimde hissetmiştim.Film çıkışı arkadaşla sevdiğimiz insanı hafızamızdan sildirmek ister miydik sorusunun yanıtını tartışmaktan eve dönmek için gerekli olan araca nerden bineceğimizi şaşırmıştık bugünse filmin başına yetişememiş olmama rağmen film bitti bana elime kahvemi alıp düşünmesi kaldı.

Boşuna düşünüp de kafanızı yormayın en başta yazdığım alıntıdaki soruların hiç birinin cevabı yok.Bu filmi izlemeden önce hepimizin yaşamımıza tek bir hayat sığdırdığını ve bir kez öldüğümüzü düşünürdüm ama değilmiş işte.Her ameliyat tan yada operasyondan çıkışı bir hayat demekmiş anlayana tabi.Filmdeki diyaloglardan biri daha var ki aslında istersek hayatı istediğimiz gibi yaşayabileceğimizi gösteriyor.Filmin esas kahramanlarından olan adam evlidir.Aşağı da ki diyalog karısıyla konuşmasından alınma

"Kadın:Saat sabahın ikisi.
Kiminle konuşuyordun?
Adam: Fazla uzun sürmez

Kadın: Tam olarak kiminle ve nereye gidiyorsun?
Ameliyat tan sonra değişirsin sanmıştım

Adam:Ben de, değişseydim senin değişeceğini
sanmıştım. İkimiz de değişmedik"

Daha fazla söze gerek var mı bilmiyorum.Bazen bazı şeyleri istesek de olduramıyoruz
her gün değişeceğim desek bile değişemiyoruz ve hayatımız hep aynı monotonlukta gidiyor.Hayatın aynı gitmeme si kararını aldıysanız hala sizden umut var demektir.Karşımdaki insana anlatmak imkansız gibi olsa da ben bu kararı alanlardanım galiba.Bir film ve diyaloglar insanın hayatına yön verir mi demeyin verebiliyor işte.Filmdeki kahramanlardan birinin yerinde kendinizi görmeye başladığınız an bir filmin hayatınıza yön vermesi kadar normal bir şey olamaz.

Saçmalıyorum yine dimi yarına bir şeyim kalmaz.Peki ya yaşayacak yarınımız bile yoksa.Bazen hayatı değiştirmeyi ertelememek gerekir değil mi sonuçta yarına çıkacağımız garantisini kim verdi bize.Ya yarına çıkabilecek kadar şanslı değilsek ve kinci bir şansımız yoksa...

Dipnot:Sonunda filozof olacağım galiba biri beni durdursun

8 Ekim 2008 Çarşamba

BUNU YAPANLARA LANET OLSUN

"Diyarbakır'da polis servis aracına bombalı ve silahlı saldırı düzenlendi. "


Aktütün karakolu yetmedi bide böylesini deneyelim dedi insan dene caniler.Bizler hala bişey yapamıyoruz ne zamana kadar söylermisiniz ne zaman durucak bu kan artık birilerinin dur demesi gerekmiyormu ey başımızdaki boş bakan ve beraberindekiler ne zaman durucak bu kan ne zaman.Terör bu kadar konuşuluyorken yarının senaryosunu ben yazıyorum izninizle ergenekoda şok dalga yaşandı br blog yazarı yazmaktan istifa etti.Ayrıntılar az sonra iyi uykular yurdumun insanları iyi uykular

4 Ekim 2008 Cumartesi

DİKKAT DİKKAT





"Tamam Bart dersini iyi çalışmışsın gidebilirsin
Teşekkür ederim hocam"

Evet efenim Bart doğru söylüyor bu site(Blog )sağlığa zararlı.Blog un bu konuda bir suçu olmaya bilir ama sahibi sağlığa zararlı sigara gibin yani.İçenin suçu yok ama kendisi zararlı:)

Neyse efenim konumuza dönersek blog sahibesi zamanla sizde olumsuz hastalık belirtileri görülmesinin başlıca sebebi olabilir dikkat edin.Test edildi onaylandı:)Kimin üzerinde test edildi müstakbel erkek arkadaşımın üzerinde.Son iki gündür babamla konuştum İstanbul'a gidip orda yaşayacağım kararım onun hayatının kabusu oldu da oda beni çok düşündüğünden kafaya çok taktığından sinüzitleri azmış.Bunu kendiside iki gece evvel hastaneye kaldırılınca öğrendi.Demek ki neymiş beyimizin sinüzit olması için tek gecelik yaşadığı aman onu kaybetmeyim göndermeyim kabusu yetti ona.Tam bur da sorulması gereken ve benim hasta olduğundan dolayı soramadığım bir soru var aslında.Şunu demeliydim direk eh be güzel kardeşim senin başın yaklaşık bir aydır ağrımıyor muydu demiyor muydum sana doktora git bak bunun altından bir şey çıkacak sinüzit falan olmuşsundur diye ama dinleyen kim tabi.Sonuçta mecburen gitti ve sebep otomatik men ben oldum çok düşünmekten olmuş :)Güldüğüme bakmayın efenim sinirden gülüyorum.Çünkü kendisi yeni bir hastalık kazandırdı bilim dünyasına.Oda sevdiği insan yüzünden sinüzit olma hastalığı.Aslında düşünüyorum da haksızda sayılmaz ha ben değil miydim en güçsüz zamanlarını yatakta geçiren o değil miydi yanımda olup bu günlerde geçecek iyi olacak sın diyen.Şimdide aynısını ben yapıyorum işte.

Sözün kısası iş bulunursa İstanbul'a gitme ve babamla yaşama konusunda fikrim hala aynı hatta görüştüğümde babam bile memnundu bu karardan ama karar şimdilik ertelendi.Yani babam dese ki kızım işin hazır hadi gel şu kadarda maaş dese ben yine gitmeyeceğim mazallah gidersem bizimki olayı iyiden iyiye abartır falan.Sözün özü efendim başta Bart Simpson unda tahtaya yazdığı gibi bu site sağlığa zararlı uzak durunuz.

1 Ekim 2008 Çarşamba

HAYATA DAİR ALINAN KARARLAR

Dün hayatımla ilgili radikal bir karar aldım sonunun ne olacağını bilmiyorum ama ailem tam destek olduğuna göre iyi bir karar olsa gerek.Aslında bugünlerde hiç bir şeyi bildiğim yok artık sadece sonum hayır olsun diyebiliyorum.Böyle durumlarda denecek başka söz var mı bilmiyorum.Kararım şu ki blog yazarınızın işsizlik canına tak etti sonunda babasıyla konuşup İstanbul'da kendine iş aramasını isteyip iş bulunursa babasıyla yaşama kararı aldı.Ne karar dimi ama:(

Önemli olan ailemin olumlu yaklaşmasıydı zaten oda oldu.İtiraz eden tek bir kişi var bir aydır aramayıp ta süpriz yumurta gibi ortaya çıkan sevdiğim insan ve her zamanki gibi bu insana kıyamıyorum ama yapmam lazım bunu boş gezenin boş kalfalığı nereye kadar ki.Gelince değişecek vaatleri iş bulmama yardımcı olmuyor artık sadece zor anlarımda sevinç kaynağım oluyor.Bugün babamla görüşeceğim zaten eminim iş bulmak için elinden geleni yapacak.İstanbul gibi bir şehirde bile bana göre iş bulamayacaksa hiç iş ara miyim daha iyi dimi ama?Düşünüyorum da nerden nereye geldik bir günde önceden hayatta babamla yaşamam diyen insan şimdi her şeyi göze alıp iş bulunursa İstanbul'a gidip babamla yaşarım diyebiliyor.Peki bir anda fikrimi değiştiren olay neydi onu hiç bir zaman bilemeyeceğim.Belki de sevdiğim insanın dediği gibi ondan uzak durmak için aldığım ve ailemin desteğini görünce vazgeçemediğim bir karar bu.Peki ailem çoktan pişman olduğumu hiç mi görmüyor hayır görmüyorlar çünkü sadece aynı çatı altında yaşayan bireyler olduk çıktık hepimiz.

Hepimizin hayatı kendine artık.Annem bunca zaman bize baktı ve elinden gelenin fazlasını yaptı çünkü.Belki de gitme kararımın sebebi budur.Her neyse kararım bu sonuçta ve artık sadece hayır olsun diyebiliyorum denecek başka söz var mı henüz bilmiyorum .